13 Nisan 2012 Cuma

Jeolojik Devirler ve Canlıların Evrimi

1. Kambriyen Öncesi Zaman (4.5 milyar yıl önce – 542 milyon yıl önce)

1.1. Jeolojik Zamanlar



4 milyar yıl önce şekillenmeye başlayan dünyamızda, yaşamın ilk belirtileri 3.3 milyar yıl önce ortaya çıkmaya başladı. Bununla birlikte büyük olasılıkla yüksek sıcaklık, basınçlı ve çalkantılı ortam nedeniyle var olabilecek canlı fosilleri yok oldu. Canlılık olarak baktığımızda ilk olarak hücrelerinde çekirdek olmayan prokaryotlar oluştu. Kabuğu devamlı değişen dünyamızda, zaman içinde dağlar, göller, denizler ortaya çıktı ya da yok oldu. Bu arada büyük iklim değişiklikleri oldu. Tüm bu değişiklikler, “jeolojik zamanlar” olarak tanımlandı. Değişen ortam koşulları, canlıların bir kısmını ortadan kaldırırken, bazı canlılar da ortama uyum sağlayarak soylarını devam ettirdiler.



Jeolojik zamanlar arasındaki sınırlar kesin olmamakla birlikte kendi içinde bölümlere ayrılır.

Kambriyen Öncesi Zaman
Kambriyen öncesi zaman Hadeyan, Arkeyan ve Proterozoik olarak üç bölüme ayrılır.

1.2. Hadeyan Devri



4.5 - 3.6 milyar yıl önceyi kapsayan Hadeyan dönemi, volkanik etkinliklerin çok fazla olduğu bir dönemdi. Bununla birlikte ortam sıcaklığı da çok yüksekti. Ortamda hidrojen, metan, karbondioksit, su buharı, amonyak, kükürt ve diğer gazlar bulunuyordu. Bu ortam, canlılık için oldukça zehirliydi. Yerküremize sık sık göktaşları çarpıyordu. Bu dönemde, ilk atmosfer ve okyanuslar oluştu. Ancak bu atmosferde ozon tabakası yoktu. Yüksek enerjili ışınlar yeryüzüne kolayca ulaşıyordu. Bunun sonucunda da var olan maddelerden yeni maddeler oluşmaya başladı. Uzun bir kimyasal evrim sonucunda canlılığın temel maddeleri olan DNA ve RNA molekülleri oluştu.

1.3. Arkeyan Devri



(3.6 - 2.5 milyar yıl önce) Daha önceki dönemlerde ortam sıcaklığı kayaç oluşumuna olanak tanımıyordu. Olası kayaçlar da eriyip mağmaya karışıyordu. Bu dönemde, bilinen en eski kayaçlar oluşmaya başladı. Okyanusların korunaklı yerlerinde, oksijensiz solunum yapabilen canlılar oluştu. Prokaryotik bakteriler denen bu canlılar, güneş enerjisini kullanıp "fotosentez yapma" özelliği kazandı ve oksijen üreterek oksijensiz olan okyanuslara oksijen aktarmaya başladılar. Bu bakterilerin oluşturduğu yapılara "stromatolitler" dendi. Arkeyan dönemde, yerküredeki hareketliliklerle ilk kıtalar oluşmaya başladı.

1.4. Proterozoik Devri



2.5 milyar yıl önceyle 542 milyon yıl önceyi kapsayan bu dönemde yeryüzündeki hareketlilik devam ederken Rodinia denen dev boyutlu bir kıta oluştu. Yeryüzünde birkaç defa buzul dönemi gerçekleşti. “Kartopu dünya” da denen bu dönemde kalınlığı birkaç km’yi bulan buz tabakaları oluştu.

En büyük değişiklik yaşamsal etkinliklerde meydana geldi. Oksijen üreten bakterilerin yaygınlaşmasıyla ortamda bulunan serbest oksijen miktarı giderek arttı. Oksijensiz ortamda yaşamaya uyum sağlamış ilkel çekirdeksiz canlılar yavaş yavaş ortadan kalkmaya başladı. Okyanusların sığ bölgelerinde siyanofit denen ve daha iyi fotosentez yapabilen mavi-yeşil suyosunları yaşamaya başladı.

Bir değişiklik de hücre zarının oluşmasıyla gerçekleşti. İlk çekirdekli canlılar da, artan oksijenli ortamla oluşmaya başladılar. “Edikara faunası” denen bu canlı grubu kabuksuz deniz canlılarından oluşuyordu.


2. Paleozoyik Zaman - Kambriyen Dönemi (542 - 490 milyon yıl önce)

2.1. Kambriyen Dönemi



Yaşamın çeşitlenmeye başladığı bu dönemde, dev boyutlu Rodinia kıtası yavaş yavaş ayrılmaya başladı. Bu hareketlilik sonucunda, Gondvana, Laurentiya, Baltika ve Asya blokları oluştu. İklim genelde sıcak ve nemli geçti. Kambriyen iklimi, bir önceki dönemde gerçekleşen kartopu dünya denen buzul çağıyla bir sonraki dönemde gerçekleşen buzul çağları arasında ılıman olarak kaldı

2.2. Kambriyen Patlaması



Kambriyen dönemminde canlı çeşitliliğinde görülen olağanüstü hızlı artış, bir daha hiç bir dönemde görülmedi. “Kambriyen patlaması” olarak adlandırılan bu dönemde bilinen hayvan şubelerinin hemen hemen hepsi ortaya çıktı. Bu şubelerin üyeleri hızla yayılarak sayılarını artırdılar.

Trilobitler, dallıbacaklılar, yumuşakçalar, karındanbacaklılar, süngerler, mercanlar, bir sap üzerinde olan derisidikenliler ve birçok grup hızla evrimleşerek çeşitliliğin artmasını sağladı. Graptolitler ve halkalı solucanlar da bu dönemde yaşayan diğer omurgasızlardı. Kalkerli algler de bu dönemde ortaya çıktılar.

Bu dönemin en bilinen canlıları trilobitler ve dallıbacaklılar oldu. Trilobitler, bedenleri yassı, sırtları sert bir kabukla örtülü ilkel eklembacaklılardı. Genelde 5-8 cm boyunda olan trilobitlerin en büyüğü 60 cm kadardı. İlk omurgalılar da bu dönemde ortaya çıktılar.

Kambriyen döneminde, bilinen dört kitlesel yok oluş gerçekleşti. İlk kitlesel yokoluş sonucunda üç lobluların en eski grupları ve resif yapıcı organizmalar olan kalkerli sünger türleri yok oldu. Diğer üç yok oluş Kambriyen döneminin sonuna doğru gerçekleşti. Bunlardan da üç loblular, dallı bacaklılar ve ilkel omurgalı olan konodontlar etkilendi.


3. Paleozoyik Zaman – Ordovisiyen Dönemi (490 - 443 milyon yıl önce)

3.1. Ordovisiyen Dönemi



Ordovisiyen döneminde kıtalar yer değiştirmeye devam etti. Güney yarımkürede en büyük kıta Gondvana ve yanında diğer küçük kıtalar vardı. Ekvatora yakın yerlerdeyse Laurentiya ve Baltika kıtaları vardı. Bu iki kıta arasındaysa Iapetus Okyanus’u bulunuyordu. Kuzey yarımküredeyse Panthalassic Okyanusu hemen hemen tüm yarıküreyi kaplıyordu. Dönemin sonuna doğru Gondvana Güney Kutbu’na doğru kaydı.

3.2. Ordovisyen İklimi

Ordovisiyenin başlarında hava sıcak ve nemliydi. Denizlerde de bu ılıman havanın etkisi vardı. Bununla birlikte denizlerde sığ yerler oldukça fazlaydı. Sığ yerler yaşayan organizmaların çeşitliliğinin artmasını sağladı. Ancak dönemin sonlarına doğru Gondvana’nın Güney Kutbu’na doğru yaklaşmasının da etkisiyle oldukça sert bir buzul çağı yaşandı. Hayvan cinslerinin %60’ı bu değişime dayanamayarak yok oldu. Bu yok oluş Fanerozoiğin 2. ya da 3. büyük yok oluşuydu.

3.3. Ordovisiyen Yaşamı



Kambriyen dönemi sonundaki yok oluştan kurtulan canlılar, farklı yaşam alanlarında hızla evrimleşerek yeni canlı türlerini oluşturmaya başladılar. Aynı kökten gelen türlerin farklı yaşam alanlarında, değişik özellik kazanmasına “uyumsal açılım” denir. Ordovisiyen uyumsal açılımı sonunda, 200 olarak bilinen aile sayısı 500’e çıktı. Geniş alanlar oluşturan sığ ve sıcak denizler çeşitliliğin artmasının en büyük nedeniydi. Basit yapılı canlılar daha karmaşık yapılı canlılar haline gelmeye başladı. Bu dönemde evrimleşen hayvanlar günümüz hayvanlarının atalarını oluşturdu. Özellikle deniz canlıları çok fazla dallanma gösterdi. Suyu süzerek beslenenlerin sayısında çok fazla bir artış oldu. Uzunlukları 5-7 metre kadar olan ve günümüz mürekkep balıklarına benzeyen dev kafadanbacaklılar, trilobitler, saçaklıyıldızlar ve diğer yumuşakçalar yaygın olarak bulunuyordu. Bunların yanında, mercanlar, midyeler, yosunhayvancıkları, stromatoporoidler denen sünger türleri, denizlaleleri, denizkestaneleri, denizyıldızları gibi yeni hayvan grupları da evrimleşti. Eklembacaklılarsa patlama denilebilecek bir biçimde sayılarını artırdı.

Ostracoderm denen çenesiz ve iki yüzgeci olmayan balıklar ilk omurgalı olarak ortaya çıktılar. Bunlar tatlısularda yaşıyorlardı ve kemikten bir zırhları vardı. Bu zırh onları Eurypterid denen dev eklembacaklılardan koruyordu. Bunun yanında diğer bir ilkel omurgalı olan konodontlar da sığ sularda oldukça yaygınlaştı.

3.4. Karaya İlk Çıkış



Ordovisiyen yaşamındaki dikkat çekici olaylarsa kara bitkileriyle birlikte, euthycarcinoid denen akrep gibi havayla solunum yapabilen ilkel canlıların denizden karaya geçişidir. Euthycarcinoidlerin karaya çıktıkları, kumsallarda bıraktıkları ayakizi fosillerinden anlaşıldı.
Sığ sularda yaşayan yeşil algler, fotosentez yapan çekirdekli hücrelere sahiplerdi. Bu algler yavaş yavaş karasal yaşama uyum sağladı. Günümüz karayosunlarına benzeyen bu ilk grup karadaki boş yaşam alanlarını doldurmaya başladı. Bu durum karadaki hayvanlar için de yeni yaşam alanlarının oluşması sağladı.

3.5. Ordovisyen Yok Oluşu
Ordovisiyenin sonunda kitlesel bir yok oluş daha yaşandı. Bu yokoluşun nedeni, buzullaşma ve deniz seviyesindeki düşme olarak tahmin edildi. Hem buzullaşma hem de denizin çekilmesi sıcak havaya ve sığ yerlerde yaşamaya uyum yapmış türlerin ortadan kalkmasına neden oldu. Ordovisyen yok oluşunda 100’den fazla aile ortadan kalktı. Bu yok oluş bir sonraki dönem olan silüryendeki uyumsal açılımı da tetikledi.


4. Paleozoyik Zaman - Silüriyen Dönemi(490 - 443 milyon yıl önce)

4.1. Silüryen Dünyası



Ordovisiyende olduğu gibi bu dönemde de Gondvana ve diğer küçük kıtalar güney yarım küredeydi. Kuzey yarım küreyse Sibirya ve küçük birkaç kara parçası dışında tümüyle okyanusla kaplıydı. Kıta hareketleri sonucu Laurentiya, Baltıka ve Sibirya birbirine yaklaşmaya başladı. İlk olarak Baltıka, Laurentiya’ya çarptı ve Iapetus Okyanusu kapandı. Sonra Sibirya, Laurentiya’ya yaklaşarak Lavrasya süper kıtasını oluşturdu. Yeni kıtayla Gondvana arasında, Anadolu tarihinde de önemli yeri olan, Tetis Okyanusu oluştu.

4.2. Silüriyen İklimi



Bir önceki dönemin sonunda gerçekleşen buzul çağından sonra, sıcaklık artmaya başladı.Silüriyen iklimi günümüz dünyasının iklimine çok benziyordu. Ekvator bölgesi sıcak ve kurakken, kutuplarda buzullar vardı. Gondvana buzullarının erimesiyle denizler tekrar yükseldi. Ekvator çevresindeki geniş alanlarda sıcak ve sığ denizlerin oluşmasıyla canlılar için yaşam alanları da oluştu.

4.3. Silüriyen Yaşamı



Silüriyen yaşamında kara bitkileri yaygınlaşmaya başladı. İlk olarak çıplak eğreltiler ortaya çıktı. Yaprakları olmayan bu bitkilerin boyu 1 metreye ulaşabiliyordu. Dallarının üzerinde küçük iğne gibi çıkıntılar vardı. Bundan sonra oluşacak tüm damarlı bitkilerin böyle bir bitkiden köken aldığı tahmin ediliyor. Kara bitkilerinin yaygınlaşmasıyla örümcekler, akrepler, böcekler ve kırkayakların ataları olarak kabul edilen türler de kara ortamında evrimleşmeye başladılar.



Silüriyen döneminde, deniz yaşamında da çeşitlenmeler görüldü. Sığ ve sıcak denizler yeni türlere ev sahipliği yapmaya devam etti. Dev denizlaleleri, gelişmiş trilobitler ve boyları 4 metreyi bulan dev denizakrepleri ve çeşitli denizyıldızları ortaya çıktı. Kalkerli algler ve süngerlerce oluşturulan resifler üzerinde çok sayıda canlı yaşıyordu.En yaygın bulunanlarsa masa mercanları, büyük resif yapıcı organizmalar olan stromatoporoidler, çeşitli yumuşakça ve karındanbacaklılardı. Mercanlar uzun süre soylarını devam ettirerek büyük yok oluşa kadar yaşadılar.

Sığ ve sıcak denizler, omurgasızlar yanında omurgalı türlerinin sayısının da çok artmasına neden oldu. Bu dönemde, tüm hayvan grupları içinde en hızlı çeşitlenen grup Ostrakoderm denen çenesiz balıklar oldu. Bunların bazıları tatlı suya da uyum sağladı. Bununla birlikte ilk çeneli balık grubu da tatlı sularda bu dönemin sonunda ortaya çıktı.


5. Paleozoyik Zaman - Devoniyen Dönemi (416 – 359 milyon yıl önce)

5.1. Devoniyen Dünyası



Güney yarım kürede bulunan Gondvana gittikçe kuzeye doğru kaymaya başladı. Kuzey yarım küredeyse Laurentiya ve Baltika'nın çarpışmasıyla Iapetus Okyanusu tamamen kapandı ve sıradağlar yükselmeye başladı. Lavrasya ve Sibirya da kuzeye doğru hareket etti. Dönemin sonuna doğru dev kıta Pangea’nın oluşumunun ilk adımları atılmaya başlandı.

5.2. Devoniyen İklimi

Devoniyen döneminde de iklim sıcaktı. Sıcak ve sığ denizler bu dönemde de vardı.

5.3. Devoniyende Deniz Yaşamı

Yaşam alanlarının ve iklimin, canlı yaşamı için uygun olması bu dönemde de canlı çeşitliliğin artmasına neden oldu. Özellikle balıklar çok fazla çeşitlilik gösterdiler. Ostrakodermlerden, çok sayıda yeni balık türleri ortaya çıktı. Bu yüzden Devoniyen dönemi, “balık devri” olarak da adlandırılır. Bu dönemde bazı balıkların boyu 10 metreye kadar ulaştı. Bazı türler, kara yaşamına uyum sağlayarak karadaki omurgalıların kökenini oluşturdu. Bu uyum atmosfer oksijeniyle kısa süreli solunum yapma biçiminde gerçekleşti. Benzer biçimde solunum yapan türler günümüzde akciğerli balıklar olarak biliniyor. Özellikle lob yüzgeçliler olarak bilinen türlerdeki kemikli yüzgeç yapısından, kara omurgalıların kol, bacak gibi üyelerinin oluştuğu tahmin ediliyor. Bu türler sığ yerlerde karaya çıkabiliyordu. Plakoderm olarak da adlandırılan bu türler, zırhlı bir yapıyla sahip olduklarından zırhlı köpekbalığı olarak da anılırlar. Plakodermlerin soyu bu dönemin sonunda ortadan kalktı. Ancak, plakodermlerden günümüz balıklarının da alt sınıfı olan iki yeni grup evrimleşti: Kıkırdaklı balıklar olan Chondrichtyes ve kemikli balıklar olan Osteichtyes. Kıkırdaklılar, günümüz köpekbalıkları ve vatozlarını içine alırken, kemikli balıklar diğer balık gruplarını oluşturur. İlk olarak tatlı sularda evrimleşen balıklar daha sonra deniz ekosistemine geçti.



Devoniyen döneminin uygun yaşam koşulları omurgasız canlı grubunun da işine yaradı. Mercanlar, denizlaleleri, dallıbacaklılar, trilobitler süngerler, derisidikenliler deniz tabanının başlıca canlı gruplarını oluşturuyordu. Aynı ortamda bol miktarda alg de yaşıyordu. Mercanlar ve kalkerli süngerler resif oluşumunu sağladı. Resifler, birçok canlı için yaşam alanı görevi yaptı. Ancak bunların soyu dönemin sonunda tükendi. Bununla birlikte bu dönemde ilkel yumuşakçalar olan ammonitler de ortaya çıktı. Dallıbacaklılar sayılarını artırarak 200’den fazla cinse ulaştı.

5.4. Devoniyen Dönemi Kara Hayvanları

Kara yaşamına uyum sağlayan bazı eklembacaklılar, karadaki bitkilerin uygun yaşam ortamı oluşturması nedeniyle tür sayılarını artırdılar. İlkel akrepler, ilkel örümcekler ve akarlar, ilkel kanatsız böcekler gibi birçok tür bu dönemde yaygınlaştı.

Bununla birlikte balık benzeri sürüngen olan Tetrapodomorflar da bu dönemde yaygınlaşmaya başladı. Su kenarlarında yaşayan bu türlerin boyu 1 metreye kadar ulaşabiliyordu. Bu türün sığ sularda daha kolay hareket etmek için ayaklarını ve kuyruğunu kullandığı tahmin ediliyor.

5.5 Devoniyen Dönemi Bitkileri



Bu dönemden bitki patlaması dönemi olarak söz edilebilir. İlk gerçek eğrelti ormanları bu devirde ortaya çıktı. Bununla birlikte tohumlu eğreltiler, karayosunları, atkuyrukları ve kibritotları yaygın olarak bulunmaktaydı. Kibritotları uyum becerileri sayesinde bir sonraki dönem olan Karbonifer’de ormanlar oluşturacaktı. Devoniyen döneminin başlangıcında yalnızca suya bağımlı bitkiler bulunurken, dönem sonunda odunsu gövdeleri olan ilk ağaçların oluşturduğu ormanlar vardı. Bu ormanlardaki ağaçların boyları 30-40 metre kadar olabiliyordu. İlk tohumlu bitkiler de bu dönemde ortaya çıktı. Moresnetia, bilinen ilk tohumlu bitkilerdendi. Moresnetia benzeri bitkilerden, tohumlu eğreltiler evrimleşti. Pteridospermler denen ve soyları sonradan tükenecek olan tohumlu eğreltiler, bu dönemde bol miktarda bulunuyordu. Tohumlu bitkilerin ortaya çıkmasından sonra, henüz bitkilerce işgal edilmemiş olan kıtaların kurak iç kesimleri de ormanlarla kaplandı.


6. Paleozoyik Zaman - Karbonifer Dönemi (359 – 299 milyon yıl önce)

6.1. Karbonifer Dünyası



Kuzeyde bulunan Sibirya yavaş yavaş güneye doğru hareket edip Lavrasya’nın kuzeyine çarptı. Bu çarpışmayla Ural Dağları oluştu. Bir önceki dönem olan Devoniyen döneminin sonunda başlayan Gondvana ve Lavrasya yakınlaşması sonucu her iki kıta çarpışarak dev kıta Pangea’yı oluşturmaya başladı.

6.2. Karbonifer İklimi

Karbonifer dönemi başlarda çoğunlukla sıcaktı. Daha sonra Gondvana’nın güneye doğru hareketi havanın soğumasına neden olarak Güney kutbu çevresinde buzullaşmayı tetikledi. Gondvana buzullarla kaplandı. Ancak, ekvator çevresinde sıcak ve nemli tropikal bir hava vardı.

6.3. Karboniferde Yaşam



İklimin uygunluğu nedeniyle kara parçalarının büyük bir kısmı bataklık ormanlarıyla kaplanmıştı. Kibritotları, eğrelti otları, atkuyrukları ve ilk tohumlular 40 metreye varan dev boyutlara ulaşarak bugünkü kömür yataklarını oluşturdular. Yer hareketleriyle zaman zaman çöken kıtalar sular altında kaldı ve bitkilerin üzeri çamurla kaplandı. Çamur, koruyucu bir etki yaparak ormanların kömürleşmesini sağladı. Kömürleşmeyi sağlayan bitkilerin %70’ini kibritotları oluşturdu.

6.4. Kara Hayvanları



Karadaki bitkilerin oksijen üreterek hayvanlar için barınak ve yiyecek oluşturması, kara hayvanlarının da çeşitlenmesine yol açtı. Kırkayaklar ve akreplerin ataları, dev böcekler ve iki yaşamlılar yaygın olarak bulunuyordu. Havanın nemli olması ve bataklık alanların fazlalığı iki yaşamlılar için çok uygun yaşama koşullarıydı. Dolayısıyla çeşitlenmelerini artırdılar. Seymouria denen, iki yaşamlıyla sürüngen arasındaki geçiş formu olan hayvan bu dönemde görüldü. Kertenkeleye benzeyen bu hayvan kısa ve küt ayaklıydı. Dönemin sonuna doğruysa iklimin kuraklaşması ve deniz sularının çekilmesiyle birlikte sürüngenler ortaya çıkmaya başladı. Sudan karaya geçişin hızlandığı bu dönemde ilkel sürüngenler karada hızlı hareket edebiliyorlardı. Ayrıca yumurtalarını bırakmak için suya gereksinimleri yoktu.

Karbonifer böceklerinde iki önemli grup ortaya çıktı. Bugün yaşayan hamamböceklerinin ve yusufçuklarının ataları bu dönemde ortaya çıktı. Yusufçukların kanat açıklığı 75 cm’e kadar ulaşabiliyordu.

Denizlerde, mercan resifleri çevresindeki omurgasız yaşam çok çeşitliydi. Dallıbacaklılar, dersidikenliler, ammonitler ve yosunhayvancıkları yaygın olarak bulunuyordu. Devoniyen sonunda zırhlı balıkların çoğu ortadan kalktı. Lob yüzgeçlilerden yalnızca Coelacanth kaldı. Diğer lob yüzgeçlilerin yerini çok çeşitli türleri olan köpekbalıkları ve ilk kemikli balıklar olan Palaeniscoidler aldı.


7. Paleozoyik Zaman - Permiyen Dönemi (299-250 myö)



7.1. Permiyen Dönemde Coğrafik Yapı

Permiyen dönem, Lavrasya levhasının Sibirya, Kazakistan ve Çin levhalarıyla çarpışmasıyla Pangea’nın oluşumunu tamamladığı dönemdir. Panthalassa okyanusu bu dönemdeki tek okyanustu. Tetis Denizi’yse ekvator kuşağında Pangea’nın iç kısımlarına kadar uzanıyordu. Şekilde görüldüğü gibi bugün üzerinde yaşadığımız topraklar o zamanlar Tetis Deniz’nin altındaydı. Permiyen dönemi, jeolojik ve iklimsel değişimlerin çok fazla yaşandığı bir dönemdi. Karalar yükselmeye, denizler birçok yerde geri çekilmeye, bataklıklar kurumaya başladı. Denizlerin geri çekilmesiyle sıcak sığ sular azaldı. Bu da deniz canlılarının azalmasına neden oldu. Bu devrin sonlarına doğru Sibirya’da büyük volkanik patlamalar başladı. Volkanik etkinlikler, Güney Afrika’ya kadar etkisini sürdürdü. Yaklaşık 1 milyon yıl kadar süren bu etkinlikler ilk büyük yok oluşun en büyük nedeni olarak kabul ediliyor.

7.2. Permiyende İklim



Permiyen döneminin başlangıcında Karbonifer’de oluşan buzul çağı nedeniyle iklim soğuktu. Güney kutbunda buzullaşma çok fazlaydı. Gondvana'nın büyük bir kısmı buzul altındaydı. Tropik yerlerdeyse bataklık ormanları vardı. Genel olarak gece-gündüz arasındaki sıcaklık farklılıkları çok fazlaydı. Bu nedenle de kurak ve karasal bir iklim yaşandı.

7.3. Permiyen Yaşamı

Denizlerin çekilmesi, deniz canlılarının yaşama alanlarını oldukça azalttı. Trilobitler yok oldu. Dallıbacaklılar ve kafadanbacaklılar azaldı. Deniz ekosistemi algler, foraminiferler, süngerler, mercanlar, yosun hayvancıkları ve dallı bacaklıların oluşturduğu resifler, salyangozlar, kemikli balıklar ve köpek balıklarından oluşuyordu.

Kuraklaşma sonucu çift yaşamlılar ya da amfibiler denen hem karada hem de suda yaşayabilen canlı grubu azalmaya; bunların yerini de sürüngenler almaya başladı. Yaygın olarak bulunanlarsa ilkel kaplumbağalar, deniz yaşamına tümüyle uyum göstermiş ilkel sürüngenler ve sırtlarında yelken bulunan sürüngen türleriydi.

Permiyen döneminin sonlarına doğruysa, memelilerin atası olarak kabul edilen ve sürüngenlerle memeliler arası bir form olan Therapsid’ler oluştu. Therapsid’ler alt çene ve diş yapılarıyla memelilere benziyorlardı. Bu türlerin yumuşak kısımlarına ait fosiller bulunmadığından doğurup doğurmadıkları, yavrularını emzirip emzirmedikleri bilinmiyor
Kutup bölgelerinde tundralar, tropik yerlerdeyse bataklık ormanları bulunuyordu. At kuyrukları ve kibrit otları gibi su seven bitkiler oldukça küçüldü. Bitki topluluklarını eğreltiler, tohumlu eğreltiler, kozalaklı bitkiler ve yeni ortaya çıkan ginkolar oluşturdu. Bataklık ormanları Permiyen ortalarında kuraklığa dayanamayarak yok oldular. Dönemin sonlarına doğru kurak bölgelerde kozalaklı bitkiler, ginkolar ve sikatların ataları gelişip yaygınlaştı. Açık tohumlular kara bitkileri içinde yaygın olanlardı.

7.4. Büyük Yok Oluş



Permiyen döneminin sonunda görülen büyük yokoluş tüm türlerin %90-95'inin ortadan kalktığı, yerküredeki en büyük yok oluş olarak biliniyor. Büyük yokoluşun nedeni hakkında çeşitli ön görüler olsa da en yaygın kabul edileni “volkanik etkinlikler”’dir. Volkanik etkinliklerin, Sibirya’da başladığı ve Güney Afrika’ya kadar uzanan karaların tamamına yakın kısmında etkili oldu. Volkanik etkinler sonucu, atmosfere çok fazla sülfat salındığı ve büyük kül bulutlarının oluştu biliniyor. Sülfat ve kül bulutlarının bileşimininse küresel boyutta soğumalara yol açmış ve asit yağmurlarına neden olmuş olabileceği kabul ediliyor. Ayrıca, lavların 3 metrelik bir tabaka halinde hemen hemen her yeri kapladığı düşünülüyor. Diğer bir görüşse, 6-12 km genişliğinde bir göktaşının okyanusa çarpmasının büyük yok oluşa neden olduğu. Çarpışma sonucu mantodan okyanus-atmosfer sistemine hızla ve çok büyük miktarlarda salınan sülfürün, büyük miktarda oksijeni kendine bağladığı ve asit yağmuru şeklinde yeryüzüne inmiş olabileceği savunuluyor. Bunların yanında, deniz seviyesindeki değişimler, küresel soğuma, yaygın buzullaşma, büyük yok oluşa neden olan diğer etkenler olabilir.


8. Mezozoik Zaman (Triyas, Jura, Kretase Dönemleri) (251-65 milyon yıl önce)



8.1. Mezozoik Zaman

Sürüngenler devri olarak da bilinen mesozoyik zaman Triyas, Jura, Kretase olarak üç döneme ayrılır. Triyas 251 – 199 milyon yıl önceyi, Jura 199 – 145 milyon yıl önceyi, Kretase’de 145- 65 milyon yıl önceyi kapsar.

Mesozoyik zamanda dünya coğrafyasında hareketlilik devam etti. Tek kıta olan Pangea ilk zamanlarda bütünlüğünü korurken dönemin sonuna doğru Lavrasya ve Gondvana olarak tekrar ayrıldı. Bunun devamında kıtalar daha küçük parçalara ayrılarak günümüzdeki konumlarına yaklaştılar. Ayrılan kıtalar canlılar için farklı yaşam ortamları oluşturdu. Böylece canlı çeşitliliğinde de artış görüldü.



Mesozoyik dönemde iklim genelde sıcak ve tropik özellikteydi. Bir önceki dönemin sonunda başlayan sıcaklık ve kuraklık Triyas döneminde de devam etti. Jura ve Kretase dönemlerindeyse iklim daha yumuşak ve nemliydi.

8.2. Mezozoik Yaşam

Mesozoyik dönemde denizler tekrar yükselerek karaların üzerini kaplamaya başladı. Bunun sonucunda sığ ve sıcak denizlerle birlikte bataklıklar tekrar oluştu. Karasal ekosistemlerde de yağış miktarının artması bitki topluluklarının iyi gelişmesini sağladı. Kara yaşamında, sürüngenler tüm ekosistemlerde baskın duruma geçti. Özellikle Jura da en yaygın döneme eriştiler. Triyasın başlarında küçük vücutlu olmalarına karşın Jura ve Kretase’de dev boyutlara ulaştılar. Aynı zamanda tür sayısında da artış meydana geldi. Dev kertenkele olarak bilinen Dinosaurus’lar, Saurischia ve Ornithishia olarak iki büyük gruba ayrıldı. Sürüngen tipi kalça kemerli ve genelde etçil olanlara Saurischia, Kuş tipi kalça kemerli ve genelde otçul olanlara ornithischia dendi. Saurischia’lardan iki ayak üzerinde yürüyen dev etçil Tyrannosaurus’un boyu 12 metre kadardı. Bu türlerden sonra Diplocodus gibi boyları 29 metre, ağırlıkları 40-50 tona varabilen kadar olabilen ve dört ayak üzerinde yürüyen türler ortaya çıktı.



Mesozoyik sürüngenleri içinde Ichtyosaurus, Elasmosaurus ve Plesiosaurus gibi tamamen sucul yaşama uyum sağlamış sürüngenler de vardı.



Jura döneminin en önemli canlılarından biri sürüngenlerle kuşlar arasında geçiş formu olarak kabul edilen Archeopterix’lerdi. Jura dönemine ait kayaçlarda bulunan fosillerden Archeopterix’lerin, karga büyüklüğünde olduğu, çenelerinde dişlerin ve kuyruklarındaysa tüylerin bulunduğu tahmin ediliyor.



Jura döneminde sığ denizlerde yaşam yeniden çeşitlenmeye başladı. İlk olarak dallıbacaklılar, ammonitler ve midyeler yaygınlaştı. Planktonik foraminiferler ve radiolaryalar gibi, bitki benzeri birhücreli olan dinoflagellatlar da bu dönemde oluştu. Derisidikenliler çeşitliliklerini artırırken Tetis Denizinde ilk modern mercanlar ortaya çıktı. Böylece, deniz yaşamı günümüzdekine oldukça benzer bir duruma geldi.

Jurada, Belemnitler ve Ammonitler yaygın olarak bulunuyordu. Köpekbalıkları günümüz türlerine benzer biçimdeydi. İlk modern kemikli balıklar da bu dönemde ortaya çıktı. Tatlı sulardaysa midyeler, salyangozlar, dallı bacaklılar ve kabuklular yaygındı.

Kretase’de, dallıbacaklıların çeşitlilikleri azalırken; istakoz, karides, yengeç gibi kabuklular yaygınlaştı. Modern köpek balıkları ortaya çıktı. Dev boyutlardaki Carcharodon megalodon gibi köpek balıkları denizin orta seviyelerinde ve tabanında avlanıyordu.
Notochelone, iç denizlerde en yaygın olarak bulunan kaplumbağaydı.

Triyasın baskın bitki grubu açık tohumlulardı. Bunlar arasında en yaygın olanı da kozalıklı bitkilerdi. İlk gerçek kozalaklı bitkiler Pangea'nın kuzeyindeki kurak bölgelerde ortaya çıktı. Karboniferde ortaya çıkan palmiye benzeri açık tohumlu bitkiler olan sikatlar, bu dönemde yaygınlaşıp floranın önemli bir parçası oldu. Araucarioxylon, Erken Triyasa ait bir kozalaklı bitkidir.

8.3. Kretase

Tropiklerde ortaya çıkan çiçekli bitkiler, buradan sikat ve kozalaklı ormanların baskın olduğu yüksek enlemlere doğru yayılırken, bir taraftan da gelişimlerini sürdürdüler. Orman tabanında küçük otsu biçimler olarak ortaya çıkan çiçekli bitkiler, hızla orman tabanını kapladıktan sonra günümüzün çalılarına ve odunsu ağaçlarına dönüştüler. Geç Kretaseye gelindiğinde meşe, akçaağaç, manolya, safran, ceviz, huş ve dişbudak ağaçları hala yaygın olan kozalaklılarla rekabete başlamıştı. Orta Kretasede yaygınlaşıp, dönemin sonunda modern biçimlerini alan çiçekli bitkilerin bazıları, bugün bile varlıklarını sürdürüyor.

Triyasın başında baskın olan karasal canlılar, Permiyen yok oluşundan kurtulup çeşitlenen terapsitlerdi. Otçul bir dicynodont olan Lystrosurus yokoluştan kurtulmayı başararanlardandı. Lystrosurus, Erken Triyasın en yaygın hayvanıydı. Dicynodontlar günümüzün geyik ve koyunlarına benzer bir yaşam alanları vardı. Bodur ve güçlü hayvanlar olan Dicynodontun en belirgin özelliği, kunduz dişine benzeyen iki uzun dişiydi. Dicynodontların dönemin başındaki başarıları fazla uzun sürmedi. Dinozorların ortaya çıkmasıyla yok oldular.

Permiyen yok oluşundan kurtulmayı başaran bir diğer terapsit grubu da Cynodontlardı. Cynodontların en önemli özelliği özelleşmiş dişlerinin bulunmasıydı. Özelleşmiş dişleri sayesinde yiyeceklerini pek çok sürüngene göre çok daha verimli bir şekilde çiğniyorlardı. Bu özellikleri nedeniyle Cydontaların memelilerin atası olduğu düşünülüyor. Çünkü, memelileri diğer omurgalılardan ayıran önemli özelliklerden biri, özelleşmiş dişlere sahip olmalarıdır. Ayrıca, bazı Cynodontların sakalları olduğuna dair kanıtlar var. Bu kürklerinin de olduğunun dolayısıyla da sıcak kanlı olabileceklerinin bir işareti.

Jurada görülen nemli ve sıcak iklim böceklerin çeşitlenmesine yol açtı. Kın kanatlılar, çekirgeler gibi çok sayıda böcek grubu bu dönemde ortaya çıktı. Bunların yanında akciğerli balıklar, akrepler, örümcekler ve kırkayaklar da yaygın olarak bulunuyordu.
Bu dönemde yaşayan memeliler küçük boyutluydu ve günümüzdeki kemiricierin kullandığı yaşam alanlarını kullanıyorlardı.

8.4. İkinci Kitlesel Biyolojik Yok Oluş



Bu dönemin sonunda ikinci büyük kitlesel biyolojik yok oluş gerçekleşti. Yok oluşa yerküremize bir meteor çarpmasının neden olduğu tahmin ediliyor. Meteroun çarptığı yer olarak da bugünkü Meksika’nın bulunduğu bölge gösteriliyor. Çarpışma sonucu iklimde ve deniz seviyesinde olumsuz değişimler meydana geldi. Bununla birlikte volkanik etkinlikler ve atmosferdeki ortamın değişmesi de yok oluşun nedenleri olarak tahmin ediliyor.

Mesozoyik zaman bu yok oluşla birlikte kapanmış oldu. Yok oluştan en çok etkilenen sürüngenler oldu. Bu zamana kadar baskın tür olan dinozorlar ortadan kalktı. Tüm türlerin de % 80’e yakını ortadan kalktı. Kurtulmayı başaranlarsa çiçekli bitkiler, midyeler, salyangozlar, iki yaşamlılar, kertenkeleler, yılanlar, timsahlar ve memeliler oldu. Özellikle memeliler sonraki zamanlarda çok çeşitli yaşam alanlarına girerek oldukça yaygın hale geldiler.

Bu yok oluş Kretase / Tersiyer (K/T) yok oluşu olarak bilinir.


9. Senozoyik Zaman - Paleojen, Neojen, Kuaterner Dönemleri (65 myö- günümüz)



9.1. Senozoyik Zaman

65 milyon yıl öncesinden günümüze kadar gelen bu zamanda yerküremiz bugünkü haline geldi. İklimde meydana gelen değişmeler kuraklaşma ve soğuma biçiminde oldu. Çok sayıda buzul çağı yaşandı.



İkinci büyük kitlesel yokoluştan sonra yaşamın yeninden normal haline gelmesi 10 milyon yıl kadar sürdü. Bu aradaki süreçte iklimdeki soğuma ve deniz seviyesindeki düşme canlıları da etkiledi. Ekolojik zincirin ilk halkasını oluşturan tek hücrelilerin sayısı azaldı. Tropik ormanlar yalnızca ekvator bölgelerinde görülmeye başlandı. Dönem sonundaysa günümüz çiçekli bitkilerinin ataları görülmeye başlandı.



Dinozorların ortandan kalkmasıyla birlikte o zamana kadar genelde toprakaltında yaşayan memeliler boş ekosistemlere yerleşmeye başladılar. Çok farklı ortamlara girerek uyum sağlamayı başardılar. Bir yandan da çeşitliliklerinin giderek artırarak Senozoyiğin baskın türleri durumuna geçtiler. Bunlarla birlikte dev boyutlu, uçamayan kuşlar olan Lavrasya diatrymidleri ve Güney Amerika Phorusrhacidleri 2 metre boyuna kadar ulaştılar.



İlk çift toynaklılar Paleojen’de ortaya çıktı. Gelişmiş sindirim sistemleri vardı ve bu sindirim sistemi onlara lifli ve sindirimi zor otlarla beslenmelerinde yarar sağladı.



Otlakların gelişmesiyle tek ve çift toynaklı memeliler, yırtıcı memeliler ve insansı maymunlar da ortaya çıktı.

Kara yaşamına uyum sağlamış memelilerin bazı türleri yaşam alanı ve koşulların değişmesiyle deniz kıyılarına göç ettiler. Zaman içinde su içindeki canlıları avlamaya başladılar. Daha sonra da tamamen sucul yaşama uyum sağlayarak deniz memelilerini oluşturdular. Bunlardan Zeuglodon ya da Basilosaurus denen balina türünün boyu 20-25 metre kadardı.

Çiçekli bitkilerden Nothofagus da bu dönemde yaşadı. Bunun yanında bugün yaşamayan ve günümüz canlılarına hiç benzemeyen olan çok sayıda hayvan da bu zamanda ortaya çıktı. Bunlardan biri de fillerin atası olarak kabul edilen Dinotherium’du.



Güney Amerika’da farklı hayvanlar yaşıyordu. Ancak Kuzey Amrika’yla kara köprüsü kurulunca, kuzeyden gelen istilayla bu farklı canlılar yok oldu. İlkel fillerden Mastodonlar Avustralya dışında hemen hemen her yerde yaşadı. Bu zamanda dev etçil kuş Phorusrhacus yaşadı.



Deniz yaşamı günümüz deniz yaşamına çok benziyordu.

Bu zamanda buzul çağları da yaşandı. Buzul çağları boyunca deniz seviyesinde ve buzullardaki değişmeler nedeniyle coğrafik yapı devamlı değişti. Yerkürenin çoğunu kaplayan buzulların yanı sıra ekvator kuşağında ılıman hava devam etti Buzullarla birlikte çok sayıda kara köprüleri kuruldu. Bunlar canlı türlerinin kıtalar arasında göçünü de sağladı. Bu zamandaki yaşam günümüz yaşamına çok benziyordu. Günümüzde yaşayan canlıların atalarının çoğunun yanı sıra, mamutlar, kılıç dişliler, mastodonlar, geniş boynuzlu bizonlar, kurtlar, develer, dev gergedanlar gibi türler yaşıyordu. Son buzul çağının sona ermesiyle dev memelilerin çoğu ortadan kalktı ve insan tüm ekosistemlerde etkili olmaya başladı. Bu etkinlik insanların alet yapmaya başlayıp ateşi kullanmasıyla daha da arttı.


Sözlük

Araucarioxylon: Erken Triyasa ait bir kozalaklı bitki.

Diatrymid: Dev boyutlu, uçamayan bir kuş türü.

Dinoflagellat: Bitkisel plankton ya da tek hücreli alg. Koloni halinde yaşarlar. Genellikle denizlerde yaşarlar.

Moresnetia: Bilinen ilk tohumlu bitki.

Ornithischia: Kuş tipi kalça kemerli olan dinozorlara denir

Ostracoderm: İlk omurgalı balık.

Palaeniscoid: İlk kemikli balık türü.

Plankton: Hareketleri su akıntılarına bağlı olan ve genelde mikroskopik olarak bulunan ve ekolojik zincirin ilk halkasını oluşturan canlılardır.

Saurischia : Sürüngen tipi kalça kemerli ve genelde etçil olan dinozorlara denir.

Seymouria: İki yaşamlılarla sürüngenler arasında bulunan bir geçiş formu. Kertenkeleye benzer, kısa ve küt ayakları vardı.

Stromatoporoid: Büyük resifleri oluşturan organizmalar.

Tetis Denizi: Mesozoyik zamanda, Hint Okyanusu oluşmadan önce Godvana ile Lavrasya arasında kalan denize verilen ad.

Tetrapodomorf: Balık benzeri sürüngenler.

Therapsid: Memelilerin atası olarak kabul edilen ve sürüngenlerle memeliler arası bir form.

Trilobit: Paleozoyikte zamanda yaşayan ve soyu tükenen bir eklembacaklı türü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...